27 Eylül 2016 Salı

baş(şşşşşşşş)lıksız

Uzun zamandır yazmıyordum doğru düzgün; şöyle biramı açıp, rahat rahat oturup tuşlara basarken yazmanın verdiği o uyuşturucu kafasını yaşayarak. Daha doğrusu yazamıyordum sanırım. Çünkü rahatlık denen varoluş hayatımda var olmamaya başlamıştı artık. Yaş olmuş yirmi iki, okulun bir boşluk olduğunu anlayıp okulu bırakmışsın, artık kafanı yoran şeyin seni hayatta tutmaya yarayan parayı kazanmak olduğunun tek çıkar yol olduğu bir döneme girmişsin. Kendime söylüyorum tabi ki bunları. Eskiden olsa avla bir mamut ye, kafan rahat kalsın. Tabi avlayacak mamut bırakmadığımız için şu koca dünyada kapitalizm denen uydurmayı yaratmışız kendi beyin gücümüzle. Kendi çabalarımızla üretebildiğimiz besin kaynaklarını üretmeye devam ederken yok olanları tınlamayarak para karşılığı ürettiklerimizi üretenlere satarak dönen bir dünya yaratmışız. Harbiden hayret ederim, bir türün ortaya çıkması zorlu dönemlerden geçerken neden başka bir türün o türü yok etmesi bu kadar kolay olabiliyor? Ya da o türü yok eden tür o türden daha mı çok yaşamayı hak ediyor? Bence ölümlerle varlığını sürdüren bu dünyada; zalimlik, gaddarlık, kötülük dışında bir egemenlik varlığını sürdüremez. Her yazın kötülüğün temellerine dayanıyor dersiniz belki ama ben iyi olduğu halde kötülüğü savunan bir insan olarak tanımlıyorum kendimi ya da dünyanın işleyişini açık bir gözle görebiliyorum ama sesimi çıkaramıyorum diyeyim. Her neyse artık insanlık adına düşünmemeyi yeğliyorum kendimce çünkü artık kendi tanımımı kendimce değiştirmeye karar verdim. E bunu yapmak için de kendimi değiştirmem gerekiyordu. Ben de artık o kötü olduğu halde iyi görünenlerin tarafında olmaya karar verdim. Biraz bencilce bir davranış belki ama bu dünyadaki tüm insanlar bunu hak ediyor. Çünkü iyiyim diyen de kötü oluyor, kötüyüm diyenler zaten kötülükte master yapmış ama iyilikte master yapanına pek rastladığım söylenemez. Bu yazıyı birazcık yarım kesiyorum iyi geceler birazcık düşünün...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder