1 Ekim 2016 Cumartesi

Padişahın Soytarısı

   Başka insanların düşündüklerini düşünerek kendi düşündüklerimizi arka plana attığımız zamanlar... ne kadar saçma zamanlardır. Kendi kişiliğimizde, kendi düşüncelerimizi yargılayıp verdiğimiz kararlara karşı onların düşünüp söylediği şeyler ne kadar anlamlı olabilir ki? Ben zaten kendim için en doğru kararı vermişsem, başka bir insan gelip bunu değiştirmeye kalktığı zaman buna karşı çıkmam benim için en olumlu şeydir diye düşünüyorum. Buradaki tek sorunsal bunu söyleyen insanın egemenliği altındaysan ortaya çıkıyor. İşte o zaman, ''Siktir git bu benim kendim için verdiğim bir karar.'' diyemiyorsun. Bu karara karşı çıkan güvendiğin biriyse; üstüne bir de üzülmek düşüyor sana sadece. Üzülüyorsun ama üzüldüğün halde bir bildiği olduğundan sana bunları söylediğini düşündürüyor sana ya da sen o kadar iyi niyetlisin ki böyle düşünmek istiyorsun. Halbuki seni bu duruma yani bu düşüncelerin temelini yaratmaya iten kişi de ta kendisi olmasına rağmen...


   Hayatın koşuşturmacası içerisinde bir kalıba sığdırılmak üzerine yetiştirilmiş bizler, bir kalıba sığamayınca ya da sığmak istemeyince neden bu kadar sorun ortaya çıkıyor? Ben kendim olmak istedikçe neden insanlar beni kendileri olmaya ya da kendi istedikleri kalıba girmeme beni zorluyorlar? Bir insanın karşısında dururken ya da muhabbetin tam ortasındayken ona duymak istemediği bir şey söylediğimde bana karşı alacağı tavrı adım gibi biliyorum. Sert, kaba ve olumsuz yönlerde birçok yorumların ardını arkasını kesmeyecektir mutlaka. Duymak istediklerini söylemedikçe insanların hal ve hareketleri emirlerine uymayan bir askere generalinin ya da komutanının verdiği tepkilerle eşdeğer olmak zorunda mı? Bir insanla anlaşabilmek için bukalemun taklidi yapmak zorunda gibi hissediyorum ben kendimi açıkçası. Rolden role giriyorum. Karşımdaki insanın beni sevmesini sağlamak zorundaymışım gibi hissederek ona bir soytarının padişahına yaptığı muameleyi yapıyorum. Hayat sürekli böyle sürüp gidiyor, mutlaka benden senden ya da ondan daha yüksek rütbede bir kişinin karşımıza çıkıp ona soytarılık, sirk cambazlığı yaptığımız bir dönemden geçip gidiyor. Biz ise; sahne ardı elemanı gibi o soytarının padişahına yaptığı muameleyi izleyerek ömrümüzü tüketip hiçbir şey olmamış gibi göçüp gidiyoruz bu diyardan. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder