Başka insanların düşündüklerini düşünerek kendi
düşündüklerimizi arka plana attığımız zamanlar... ne kadar saçma zamanlardır. Kendi
kişiliğimizde, kendi düşüncelerimizi yargılayıp verdiğimiz kararlara karşı
onların düşünüp söylediği şeyler ne kadar anlamlı olabilir ki? Ben zaten kendim
için en doğru kararı vermişsem, başka bir insan gelip bunu değiştirmeye
kalktığı zaman buna karşı çıkmam benim için en olumlu şeydir diye düşünüyorum.
Buradaki tek sorunsal bunu söyleyen insanın egemenliği altındaysan ortaya
çıkıyor. İşte o zaman, ''Siktir git bu benim kendim için verdiğim bir karar.''
diyemiyorsun. Bu karara karşı çıkan güvendiğin biriyse; üstüne bir de üzülmek
düşüyor sana sadece. Üzülüyorsun ama üzüldüğün halde bir bildiği olduğundan
sana bunları söylediğini düşündürüyor sana ya da sen o kadar iyi niyetlisin ki
böyle düşünmek istiyorsun. Halbuki seni bu duruma yani bu düşüncelerin temelini
yaratmaya iten kişi de ta kendisi olmasına rağmen...
Hayatın koşuşturmacası içerisinde bir kalıba sığdırılmak
üzerine yetiştirilmiş bizler, bir kalıba sığamayınca ya da sığmak istemeyince
neden bu kadar sorun ortaya çıkıyor? Ben kendim olmak istedikçe neden insanlar
beni kendileri olmaya ya da kendi istedikleri kalıba girmeme beni zorluyorlar? Bir
insanın karşısında dururken ya da muhabbetin tam ortasındayken ona duymak
istemediği bir şey söylediğimde bana karşı alacağı tavrı adım gibi biliyorum. Sert,
kaba ve olumsuz yönlerde birçok yorumların ardını arkasını kesmeyecektir
mutlaka. Duymak istediklerini söylemedikçe insanların hal ve hareketleri
emirlerine uymayan bir askere generalinin ya da komutanının verdiği tepkilerle eşdeğer
olmak zorunda mı? Bir insanla anlaşabilmek için bukalemun taklidi yapmak
zorunda gibi hissediyorum ben kendimi açıkçası. Rolden role giriyorum. Karşımdaki
insanın beni sevmesini sağlamak zorundaymışım gibi hissederek ona bir
soytarının padişahına yaptığı muameleyi yapıyorum. Hayat sürekli böyle sürüp
gidiyor, mutlaka benden senden ya da ondan daha yüksek rütbede bir kişinin
karşımıza çıkıp ona soytarılık, sirk cambazlığı yaptığımız bir dönemden geçip
gidiyor. Biz ise; sahne ardı elemanı gibi o soytarının padişahına yaptığı
muameleyi izleyerek ömrümüzü tüketip hiçbir şey olmamış gibi göçüp gidiyoruz bu
diyardan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder