18 Eylül 2016 Pazar

...

Uykusuzluk... Uyumak isteyip de uyuyamamak ya da bunun olacağını bildiğin halde her şeye rağmen her şeyi göze almak. Parmaklarının işlevlerini tam anlamıyla yerine getirememesi ve hissiyatsızlık. Aniden hızlanıp aniden yavaşlayan kalp atışları. İçine çektiğin her dumanda büyüdüğünü hissettiğin et parçaları. Hareket etmekten kendini alamayıp en sonunda güçsüz ve takatsiz düştüğün durumlar. Hoşuna gidiyormuş gibi gelen ama birden bire aslında bok gibi hissettiğin bir durum. Söylemek istediğin ama söylediğin an büyüsünün bozulacağını bildiğin durumlar. Yarı yarıya kumarının oynandığı hayat yarışının içinde hapsolmuşluk hissi. Buna rağmen hiçbir şey söylemesen bile iki seçenekten birini seçmiş olma durumun. Seçim yapmadan seçilmiş bir kumar oyununun sonuçlarına katlanmak zorunda kalmak. Elinde son bir kozunun bile olmayışı. Gerçek olmasa da hissedebildiğin ve beyninin en uç noktalarını bile kemiren gerçek dışı konularla kendini kandırmacalar. Çevreni öyle sarmışlar ki hareket edecek, tek bir adım atacak yerinin kalmadığını hissetmek. Artık seni bir seçim yapmaya zorlayan oyunun bir parçası. Yüksek bir yerden atlama seçeneği... Zorluklara sırtını dönüp tüm işlevini sonsuza kadar yok etme seçeneği... Pillerini kendi ellerinle söküp çöpe atma isteği... Açlık... ama yemek yiyememek ya da bunun olacağını bildiğin halde her şeye rağmen her şeyi göze almak. Gözlerinin ne tam açık kalabilmesini ne de tam kapalı fonksiyonda durabilmesini sağlayamamak. Algıların bir süre sonra kapanmak isteyip kapanamaması. Vücudunun kontrolünün elinden alınması. Boktan durumların algoritmasıdır bunlar. Tüm güzel şeylerin ardında bıraktığı kötülüklerin sonuçlarında; yaşamak isteyip de yaşayamamak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder