10 Ekim 2016 Pazartesi

Teknoloji Dönemi Mağdurları

İnsanlar mı çok konuşuyor, yoksa bana mı konuştukları şeyler fazla geliyor karar veremiyorum. Bir mekanın bir masasına geçip oturduğum zaman, yan masaya gelip oturan iki üç yada beş on kişinin konuştuğu muhabbetlere kulak misafiri oluyorum. Hepsi teknolojiye odaklanmış sadece. Teknoloji ve günümüz toplumunun bizi getirdiği noktaların birinden bahsediyorlar. Bahsediyorlar da bahsettikleri zaman sadece onun varlığından haberdarlarmış gibi. Bizi getirdiği noktayı göremiyorlar. Ya kör olmuşlar ya da o bahsettikleri konuda hapsolup kalmışlar. Bilimin bizi getirdiği nokta teknolojinin sağladığı sosyal medya platformu olamaz. İnsanlar bundan habersiz bir şekilde, teknoloji gelişmeden önceki insanlardan daha geride bir pozisyonda ilerliyorlar -tabi ilerliyorlarsa eğer. Teknolojiyi sadece haberleşme ve kendilerini gösterme yönünde kullananlara benim laflarım. Ha konuyu değiştiriyormuş gibi olmadan bir şey daha eklemek istiyorum bunlara; dedikodu. İnsanların hatta insanlığın kuruluşundan bu yana yaşamını devam ettirebilmiş olan dedikodu eylemi. İletişim kurmayı öğrendiğimizden bu yana dedikodu denen soyutluğu başımızdan atamamışız, hatta belki de iletişim denen soyutluğu oluşturan olguya dedikodu diyebiliriz bile. Başka bir insan hakkında konuşmadan karşınızdaki insanla iletişim kurabilmenizin ihtimali sıfır diye düşünüyorum. Bu kişi kendimiz ya da karşımızdaki olabilir ama hiçbir zaman insan dışı ya da bir insanın söylediği bir şeyin dışında bahsettiğimiz bir konu bulamıyoruz. Belki de bu sadece benim yaşadığım yüz yılın içerisinde geçerlidir. Eğer ki öyleyse çok boktan bir yüz yılın içinde doğduğumu belirtmeliyim. Çünkü hiç kimse şu anda var olmayan ama var olabilitesi olan bir şey hakkında konuşmuyorlar. Eminim ki önceden insanlar var olmayan ama bulunabilitesi olan şeyler hakkında konuşuyorlardı ki şu an bu kadar çok ileri gidebilmişiz. Teknoloji konusundan bahsediyorum. Yani en azından diğer yüz yıllar, rönesans dönemi, sanayi dönemi vs. gibi dönemler olduğu için benim dönemim de teknoloji dönemidir diye bir çıkarım yapmam yanlış olmaz sanırım. Ama ki öyle bir ama var ki bu dönemde diğer dönemlerdeki gibi düşünme yeteneği bir bilgisayarın, bir yapay zekanın ta kendine bırakılmış olması. Bu yaratılan yapay zekanın bir insan elinden üretilmiş olma gerçeği hiçbir zaman değişmiyor benim için fakat sorun şurda ortaya çıkıyor; bunu üreten kişinin yaşı en azından 30-40 yaşlarında olsa bunu kullanan insanların yaşının hatta bunu bilinçsiz kullanan bir insanın yaşının 10-13 yaş aralığından başlaması bence mantıksızlığın ta kendisidir. Bu tür bir şeyi kullanacaksan ya da böyle bir süreçten ileri gidebileceksen bu şeyi var eden, üreten insanın yaşına geldikten sonra kullanmamız benim için en mantıklısı olur. Yaşından kastettiğim şey onun olgunluğudur tabiki. 40 yaşında bir insanın çözdüğü, bulduğu bir şeyi 10 yaşında algılayıp anlayabiliyorsak, bu; ne mutlu bu kadar gelişmemizedir. Anlatmak istediğim şey var olan bir şeyi anlamanın, üretilme amacının ne olduğunu anlamanın olgunluğuna ulaştığımızda o şeyi kullanmamız gerektiğidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder