Işığın
karanlığında boğuluyordum. Her yeri aydınlatan ışık bir tek beni
aydınlatmıyordu sanki. Düşündükçe kararıyor, aydınlığı gördükçe çekiliyordum
karanlığa, karanlığıma. Her yeri görürken bir tek kendimi göremiyordum. Tüm
insanlığı aydınlığa ulaştıracak güce sahip gibiyken, bir tek bana yetmiyordu bu
güç. Karanlığımı yaratan engelleri yok etmeye çalışsam da her seferinde daha da
büyüyüp kafama düşüyordu, altında eziliyordum, sadece bir gölge oluyordum
artık. İşin başından beri bir gölge olduğumu kabul etmek istemiyordum açıkçası.
Başka bir hayatın figüranı olmayı kendime yediremiyordum belki de. Birileri
yaşasın diye yaşıyor olma hissi, başkaları yükselsin diye alçalma hissi…
Hayatın diğer isimlerinden biri, haksızlığı sunma biçimiydi sanırım.
Durdurulamaz olan bu hayatın sunumlarıyla boğulmuştum. İstemeden dünyaya gelmek
ve istemeden ölmek gibi, bu iki isteksizlik arasında süregelen binlerce
istemsizliklerden sadece bir tanesiydi bu söylediğim isim.
Kaçmak istiyordum
sadece. Kaçtığım şeyin ne olduğu önemli değildi bu noktada. Çünkü kaçılacak bir
şeyin var olduğunu düşünme hissi kaçırıyordu aslında beni. Gittiğim yerden
kaçmaya çalışıyordum. Olacağım şeyden kaçmaya çalışıyordum. Üstüne koştuğum
şeyden kaçıyordum açıkçası. Bir arının öleceğini bile bile, tehdit altında
hissettiği an karşısındakine zarar verme isteği gibiydi, ama bende olmayan tek
şey zarar verme hissiyatında olmayışımdı (Kendimden başkasına en azından).
Hayatın verdiği sorumluluğa doğru kaçıyordum. Ölüme doğru bir kaçıştı bendeki.
Somut bir ölüm olmasa da, kişiliğimin ölümüne doğru bir kaçış, bir direniş
göstergesi. Karanlığıma doğru kaçıyordum. Aydınlığını hiçbir zaman
yaşayamadığım karanlığıma. Başkasının gölgesinde yuvarlanıştı benim kaçışım. Ne
kadar kaçarsam kaçayım sonunun aydınlığa çıkamayacağı bir kaçış. Arkama
duvarlar çekiyordum en azından tuğlalardan, ki böylece arkamdan kimsenin bu
yola girmeyeceği hissi rahatlatsın diye içimi. Ördüğüm tuğlalar kadar duvarlar
yıkıyordum kaçarken, diğer koşanlarında bu karanlıktan çıkmak için binlerce
duvarı yıkacağının farkındalığıyla. Son duvarı yıkıp sonsuz karanlığın içinde
olduğumu anladığımda, ölmüş ve bir karanlığın daha içine girmiş olacağımın
farkına varamadan…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder