İlk başta kendimden başlamayı düşünüyordum da, sonra neden kendimi koşullandırıyorum ki diye düşündüm. Eğer bunu düşünmeseydim girişte saçmalık dolu şeyler olmayacaktı belki de. Hep böyle saçma düşünen bir kişiliğim vardır işte. Buna rağmen kendimden bahsetmiş oldum. Burada kendi düşündüğüm (ne kadar saçma ya da gerçek önemli değil) şeyleri yazacağım.
10 Ağustos 2016 Çarşamba
Saçma!
İlgisizlik dünyanın en iğrenç şeyi olsa gerek. Hiçbir şeye ilgi duyamamak... Gerçi iğrenç olan bu dünyayı nasıl ilginç bulabilir, nasıl ilgi duyabilirdin ki? Saçmalıklarla dolmuş taşmış ya da saçmalıklarımızla doldurup taşırdığımız, kendimize bir hayaller alemi yarattığımız bu dünyada, ilgisizlik hastalığına yakalandım. Mutsuz muyum bilmiyorum, mutlu olup olmadığımı da bilmiyorum gerçi. Umrumda değil sadece. Hayal ürünlerimizle bir oyun alanına çevirdiğimiz bu dünyada, insanlar ve fikirleri o kadar saçma ki dayanılmaz derecede iticiler. Karşındakinin fikrine saygı duymak zorunda olmak diye bir anlayış ne kadar saçmadır. Bir insanın aklından çıkan hiçbir yasa ve hiçbir gerçeklik, benim olmasını istediğim doğrularla hiçbir zaman etkileşim kuramadı. Bütün insanların düşündükleri tüm fikirler kendi çıkarlarına işliyor anca. Bu yüzden insan safsatalarını, laf salatalarını duymak ve bunlara saygı göstermek herhangi bir insan için doğru olmasa gerek. İnsanlar ve ürettikleri ve kullandıkları ve herkesin kullanmak zorunda bıraktıları her şey şaçma. Bir yerden bir yere gitmek için bindikleri otobüsler çok saçma. Üzerlerine geçirdikleri kumaş parçaları saçma. Toplum baskısı ve bunlara uymak zorunda olmak, kültür ve gelenek denen hayali varsayımlar çok saçma. Kendi kafalarıyla yarattıkları ve onlardan sonra gelen herkesin sorgusuz sualsiz inanmasına zorladıkları ve inanmayanları dışladıkları evrenin efendisi tanrıları çok saçma. Her köşe başında duran, bir üniforma giymiş diye kendini dünyanın sahibi sanan polisler çok saçma. Bir koyun gibi bir alanın içine sıkıştırılmak çok saçma. Kalbinin sesini dinlemek çok saçma, sanki varmışçasına öyle bir şey. Her şeyin saçma gelmesi, hiçbir şeye ilgi duyamamak, istediğin yer ve zamanda değilmişsin hissi de bir o kadar saçma işte. Yirmi iki yaşındayken sanki yetmiş seksen yaşında her an ölecek biriymiş gibi hissetmek... saçmalığın daniskası da bu olsa gerek.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder